Hz. Ömer (Hz. Ömer’ül-Faruk) Dönemi (634-644):
Hz. Ebubekir’in vefatı üzerine, Müslümanların önde gelenleri tarafından Hz. Ömer halife seçilmiştir. Hz. Ömer döneminde Hz. Ebubekir dönemindeki fetih hareketlerine devam edilmiş ve devlet büyük ölçüde teşkilatlandırıldı.
Ebubekir’in sağlığında Suriye seferine çıkan ordunun başkumandanı Halid bin Velid’i bu gö-revden alarak yerine Ebu Ûbeyde’yi getirdi. Halid bin Velid’in Ecnadeyn’de bozguna uğrattığı Bizans ordusundan arda kalanlar Ürdün yakınlarında Fihl’de toplandılar. Müslümanlar, başkumandanlıktan alınarak bir savaş birliğinin başına getirilen Halid bin Velid’in komutasında, Bizanslıları takip ederek Beysan geçidini aştılar ve Fihl’de onları tekrar yenerek Dimaşk’a çekilmek zorunda bıraktılar (635). Aynı zamanda kuzeyde bulunan Hims üzerine de başarılı bir baskın yapıldı. Halid bin Velid, buradan da Dimaşk üzerine yürüyerek Bizanslılara karşı yeni bir savaşa girişti. Bizanslılar bu savaş sonucu şe-hirde kuşatıldılar. 635’te Dimaşk alındı.
Halid, ilerlemesine devam ederek Kınnesrin’i aldı ve karargâh durumuna getirdi. Muaviye, Casarca’yı; Alkame bin Mucazziz, Gazze’yi; Şurahbil, Beysan ve Ürdün’ü aldı. Amr İbn’ül Âs da Kudüs üzerine yürüdü. Antakya’da bulunan Bizans İmparatoru Herakli-os, 1000 000 kişilik bir orduyu güneye gönderdi. Yermük’te Sabellarios komutasındaki Bizans ordusu, 24 000 kişilik İslam ordusu ile karşılaştı. Bizanslılar büyük bir bozguna uğratıldı. Ordu komutanı öldürüldü (636). Suriye’nin fethi devam ederken Ebu Ubeyde, Hire kumandanı Müsenna’yı da yanına alarak İran üzerine yürüdü. Behmen, Nersi ve Calinus yenilgiye uğradı. Bu sırada Behmen, yeni bir orduyla Medain’den gelerek Fırat kıyısındaki Kussünnatif’in yanında konakladı. Ebu Ubeyde, gemilerden kurduğu bir köprü üze-rinden geçerek ona saldırdı. Fakat Müslümanlar yenildi ve Ebu Ubeyde şehit düştü. Bu arada köprü de yıkıldığından geri çekilen Müslümanlar ağır kayıplar verdi (636).
Müsenna, Halife Ömer’den yardım istedi. Ömer, bütün Arabistan’da seferberlik ilan ederek büyük bir ordu kurdu ve bu ordunun başına geçmek istedi; ancak, sahabeler bunu kabul etmediler. Bunun üzerine Ömer, İran’a giden orduya ko-mutan olarak Sad bin Ebi Vakkas’ı tayin etti. Sad, ordu ile Kadisiye’ye geldi. Burada büyük bir mey-dan savaşı oldu. Sasani ordusu başkumandanı Rüstem öldürüldü. Sasanilerin yüzyıllar boyunca düş-man eline geçmeyen bayrakları Derefsî Gavyân Müslümanların eline geçti. 30 000 Sasanî asker kaçar-ken öldürüldü (636). Sad bin Ebi Vakkas, iki ay Kadisiye’de kaldıktan sonra Sasanî başkentine doğru yürüdü. Yenilen Sasanî ordusundan kalanları Babil yakınında tekrar yendi. Sad, Dicle’yi geçti ve sa-vaşmadan İran kisrası Yezdgerd tarafından boşaltılan başkent Medain’e girdi. Celûla yakınında hen-dek ve istihkâmların arkasında toplanan Sasanîleri yendi. Yezd-gerd sığındığı Hulvan şehrini terk ede-rek Rey’e kaçtı (638).
İran’a yapılan sefere katılan gaziler için Halife Ömer’in emriyle Kûfe ve Basra şehirleri kuruldu. Öte yandan 636’da Amr İbn’ül Âs tarafından kuşatılan Kudüs şehri halkı, Halife Ömer gelirse, şehri teslim edeceklerini bildirdiler. Ömer kölesiyle birlikte Kudüs’e geldi ve şehir tes-lim oldu. Halka çok iyi davrandı. Bir süre şehirde kaldıktan sonra geri döndü. 638’de Antakya ve Ha-lep şehirleri alındı. İyad bin Ganem komutasındaki bir İslam ordusu Mezopotamya’daki bütün şehirle-ri aldı (641). Yezdgerd’in seferberlik ilan ederek Nihavend’de büyük bir ordu toplamakta olduğunu öğrenen Ömer, Numan bin Mukarin komutasındaki İslam ordusunun Sasanîlere saldırmasını emretti. O sırada Râmhürmüz ve İzec’i alan Numan, Kûfelilere komuta ediyordu; daha sonra Medine’den ge-len yardım kuvvetleriyle birlikte Nihavend’e doğru hareket etti. Ni-havend’de Feyruzan komutasında-ki Sasani ordusu ile karşılaştı ve onları büyük bir bozguna uğrattı; fakat Numan bu savaşta şehit oldu. Müslümanlar Hemedan ve Nihavend’i aldılar (641).
Halife Ömer, İran’ın fethini tamamlamak için Kûfe ve Basra’da iki büyük ordu topladı. Bu or-dulara birçok komutan tayin etti ve onların fethetmekle görevli oldukları yerleri kendilerine bildirdi. Kısa bir süre içinde İran’ın fethi tamamlandı. İyad bin Ganem Mezopotamya’da fetihlerini sürdürür-ken Amr İbn’ül Âs da Mısır seferine çıktı (640). Bu seferden sonra, 3500 kişilik bir orduyla Babil’i kuşatan Amr’a Halife Ömer, Zübeyr komutasında 10 000 kişilik bir yardım kuvveti gönderdi.
Babil’i alan Amr, İskenderiye üzerine yürüdü ve Kiriaun yakınında bir Mısır ordusunu yendi. İskenderiye’de bulunan Mısır kralı Mukavkıs ile yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamayınca Amr şehri kuşattı ve üç ay sonra ele geçirdi. İskenderiye’nin fethinden sonra Amr doğuya yöneldi. Pentapolis şehri teslim oldu. Bu arada Manuel komutasında bir Bizans ordusu İskenderiye’yi ele geçirdi. Fakat Amr, şehri Bi-zanslılardan geri alarak yaptıkları surları yıktırdı (642). Halife Ömer’in emriyle Mısır’da Fustat şehrini kuran Amr, yakınlarından Ukbe bin Nafi el Fihri’yi Kuzey Afrika’nın fethiyle görevlendirdi. Kısa bir süre içinde de Bingazi ve Trablusgarp İslam Ülkesi’ne katıldı.
Hz. Ömer zamanında devlette teşkilatlanmaya gidilmiştir.
Bu dönemde devlette yapılan teşki-latlanma çalışmaları şunlardır:
• İlk yönetim örgütü kurulup, fethedilen ülkeler illere ayrıldı. Bu iller, doğrudan halifeye bağlı vali-ler atandı.
• Teravih namazının toplu kılınması 636’da onun emriyle başladı.
• Kureyş kabilesinin ileri gelenlerine savaş ganimetinden verilen fazla paya, savaşta kazanılan taşınmaz malların gazilere dağıtılmasına Kur’an hükmü olduğu halde son verildi.
• Başlangıcı hicret olan ve ay yılı temeline dayanan hicrî takvimi kabul edildi.
• Dinsel gereksinimlerin Kur’an’a ve sünnete uydurulması için Osman bin Affan, Ali bin Ebu Ta-lip, Abdurrahman bin Avf, Muaz bin Celeb, Übey bin Kâb ve Zeyd bin Sabit’in yer aldığı bir ku-rul oluşturuldu.
• İlk malî teşkilat ve Beyt’ül-Mal adı verilen devlet hazinesi kuruldu ve devletin mal varlığının sa-yımı yapıldı.
• Vergilerin toplanması ve maliyeyle ilgili işlerin yürütülmesi için defterler tutuldu. Bu defterlerin tutulma işi, Bizanslı memurların bilgilerinden yararlanılarak bir sisteme bağlandı.
• Askerlik işleriyle gereğince uğraşmaları ve savaşa her an hazır olmaları için asker olan Müslüman-ların geçimleri Beyt’ül-Mal’dan sağlanmaya başlandı. Bunlar tarımla uğraşmıyorlardı.
• Gayrimüslimlerin ödedikleri cizye ve haraç, savaşta yaralı oldukları sürece kaldırıldı.
• İlk adlî teşkilat kuruldu. Mahkemelere tayin edilen kadıların yolsuzluk yapmalarını önlemek için onlara en yüksek memur maaşı verildi (500 dirhem). Bu mahkemelerin yanında halkın şer’i hü-kümlerde şüpheye düştükleri konuları öğrenebilmeleri için itfa mahkemeleri kuruldu.
• Geniş ölçekli bayındırlık işleri de yapıldı. Bunlardan bazıları; Basra’ya su getiren Ebu Musa, Bağ-dat’a su getiren Nehr-i Sad, Nil nehrini Kızıldeniz’e bağlayan Nehr-i Emir’ül-Müminin’dir.
• İlk kez, hapishane olarak kullanılmak üzere Mekke’de bir ev satın alındı. Sonraları diğer şehirler-de de hapishaneler kuruldu.
• Antlaşmaların ve kayıtların korunması için ilk İslam Arşivi kuruldu.
• Askerin maaşını tayin eden bir kayıt defteri tutulmaya başlandı.
• Üzerlerinde “Elhamdülillah”, “Muhammedürresulullah” ve “Lâilaheillallah” yazılı sikkeler bastı-rıldı.
• Gayrimüslimlerin bağlı oldukları idarî esaslar (ahkâm-ı ehli zimme) tespit edildi ve onlara geniş bir din hürriyeti tanındı.
• Orduya resmî hekimler, kâtipler ve tercümanlar tayin edildi.
Hz. Ömer, 644 yılında, bir sabah namazını kıldırırken, Zerdüşt bir köle olan Ebu Lülüe Feyruz ta-rafından ağır yaralandı. Ölürken kendisinden sonraki halifeyi seçmesi için bir kurul belirledi.