1904'te Rus-Japon savaşının ardından Rusya'da giderek artan işsizlik ve yoksulluk, toplumsal hareketlenmelere neden oldu. Rusya'da işçilerin eylemleri hem yaygınlaştı, hem de talepleri giderek güçlendi. Savaşın ortasında Çarlık rejimi ise işçilerin bu taleplerine kulak asmadı. İşçi bölgelerinde işten çıkartmaların giderek yoğunlaşmasına, çalışma saatlerinin uzunluğuna karşı birçok fabrikada işçiler grev komiteleri kurdular.
Grev komitelerinin amacı, işçilerin patronlara karşı işyerlerinde çıkarlarını korumak için verdikleri mücadeleyi koordine etmekti. Fakat 1905 yılında ezilenlerin çıkarlarını korumak için en işlevsel ve popüler olan örgüt, liderliğini gerçekte bir polis ajanı olan Papaz Gapon'un yaptığı bir tür sendikaydı.
1905 yılının Ocak ayında giderek yaygınlaşan hoşnutsuzluk sonucunda binlerce işçi saraya doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde Çar'ın resimleri ve ikonalar olduğu halde, "Çar baba"ya yakaran sloganlar atan işçilerin gösterisi, kimsenin beklemediği bir biçimde son buldu. Çar'ın askerlerinin açtığı ateşle yüzlerce işçi katledildi.
Tarihe Kanlı Pazar katliamı olarak geçen bu olaydan sonra, işçiler kitleler hâlinde sokağa çıkmaya ve gösteriler örgütlemeye başladı. Mart ayına kadar grevler Rusya'nın her yerine yayıldı. Çarlık rejimi, kısa sürede bir dizi talebi yerine getirmek zorunda kaldı. Yeni bir anayasa, parlamento ve emekçileri koruyan yasaları ve demokratik seçim hakkını onayladı.
1905 devrimi, 1871'deki Paris Komünü deneyimden sonraki en büyük ve önemli işçi hareketi oldu. Kanlı Pazar katliamı, devrimin güncelliğinin bizzat işçiler tarafından kanıtlandığı sürecin fitilleyicisi olarak da tarihe geçti.