" target="_blank"> TARİH KURDU: UYGURLAR

Sponsorlu Bağlantı

3 Aralık 2013 Salı

UYGURLAR

                                                                      UYGURLAR

Orhun kitabelerinde, ilk defa, 717 yılındaki ayaklanmalar münasebetiyle zikredilen Uygurlar Çin kaynaklarında adlarının türlü şekilleri ile anılmışlardır: Hoei-ho, Vei-ho, Hui-ho, Huei-hu, Wei-wu vb. Uygur adının manası, 974'de tamamlanan Çince Kiu Wu Tai adlı eserde "Şahin sür'ati ile dolaşan ve hücum eden" diye açıklanmaktadır. Diğer taraftan, kelimenin etimolo-gique olarak "uy (takip etmek) + gur" tarzında (Sal-gur gibi) meydana geldiği ileri sürülmüş ise de, o tarihlerde Türkçede "takip etmek" manasındaki fiil kökünün "ud+" olduğu belirtilerek, Uygur adının "Oy (oymak, baskı yapmak)+gur" çeklinde açıklanabileceği veya daha kuvvetli bir ihtimal ile bu adın Türkçe "Uy(akraba, müttefık)+gur" olabileceği ve dolayısiyle "On-
Uygur" deyiminin de "10 müttefik" manasında olması gerektiği bildirilmektedir. Çin kaynaklarında Asya Hunları'ndan indikleri bildirilen Uy-gurlar bir menşe efsanesine göre ataları Hun hükümdarının kızı ile bir kurttan türemiştir. Tabgaçlar devrinde (386-534) Kao-kü (Kaoche) adı ile görünmekte olup, 5. asrın 2. yarısında bir beylik kuran Uygur topluluğu o tarihlerde, bütün Yukan-Orta Asya'yı kapladığı anlaşılan Töles'lerin bir kısmını meydana getirmiştir ki, I. Gök-Türk hakanlığı çağında bu durumu muhafaza ediyor ve o zaman Selenga ırmağı etrafında oturuyorlardı. 7. asrın ilk çeyreğinde 6 kabileden kurulu Sir Yen t'o birliğine katılmışlar sonra P'u-ku, Tongra, Bayırku, Ediz ve Po-si adlarındaki 5 kabilesi de Uygurlar ile "ittifak ederek" hepsi "Uygur" adını almışlardır. Beyleri "Erkin" ünvanını taşıyordu. Bu sırada 50 bin savaşçı çıkardıkları bildiriliyor. I. Gök-Türk hakanlığının çöküntüye doğru gittiği yıllarda böyle görünen Uygur beyliği Er-kin T'e-kien tarafından idare edildi. Ölümü üzerine yerine oğlu P'u-sa geçirildi. Tarduç başbuğu (I-nan?) ile işbirliği yaparak Kagan Kei-li'nin oğlu kumandasındaki Doğu Gök-Türk ordusunu mağlüp eden (630'a doğru) P'u-sa zamanında Uygurlar kuvvetlenmiş, bilhassa, P'u-sa'nın annesi Vu-lo-hun'un ciddiliği ve töre hükümlerini uygulamaktaki titizliği sayesinde beylik tamamen nizama girmişti. O zaman "Erkin" yerine "İl-teber (el-teber, Çincede Ch'i-li-fa ~ K'i-li-fa ~ Sse-li-fa ~ H?ie-li-fa ~ Hie-li-fa) ünvanı kullanılmağa başlandı.
Merkezi Tola nehri havalisinde olan îl-teber T'u-mi-tu, Tar-duş'ların arazisini alarak ve "9 Oğuz" boylarını kendine bağlayarak ("On-Uygur") ülkesini genişletti, sonra güneye Huang-ho'ya kadar varan bir akın yaptı ve neticede "Ulug îl-teber" olarak Çin imparatoru tarafından tanındı (646); sonra ülkesini, Gök-Türk tarzında teşkilatlandırdı. Çin tarafından baskı altına alınmak istenen ve sonunda Çin'in tahriki ile öldürülen Tu-mi-tu(648)'nun oğlu P'o-yun, On-ok'lar "kagan"ı Ho-lu karşısında üstünlük kazanarak Taşkent yakınlanna kadar ilerledi (656). Ondan sonra yerine geçen kızkardeşi zamanında gittikçe zayıflayan Uygur beyliği nihayet İlteriş Kagan tarafından Gök-Türklere bağlandı. Anlaşılıyor ki, Kapgan ve înel zamanındaki isyanlarda dağılan Oğuz birliğini toplayarak yine bir tlte-berlik durumuna giren Uygur boyu 740'larda Hakanlığın Yabgu'luğu haline gelmişti.

                                    DOĞU TÜRKİSTAN(TURFAN) UYGUR DEVLETİ

İç Asya'ya doğru göçen Uygurların başında Vu-hi Tegin'in kardeşi, Ngu-nie Tegin bulunuyordu. Kendisi 13 Uygur kabile birliğinin son "kagan"ı (846-848) kabul edilmektedir. Batıya gelen bu Uygur kolu Tanrı Dağlan, Beş-balık, Turfan taraflanna yerleşerek, 840'da Ordu - balık'da istilacılar eli ile öldürülen Uygur hakanının yeğeni Mengiryi "kagan" (Ulug Tanrıda kut bulmış Alp Külüg Bilge) seçti (856). Tibetlilerin hücumuna karşı, nüfuzu altında tutmak istediği bu bölgede kendisine bir dost arayan Çin, bu Uygur devletini derhal tanıdı. 873'e doğru "kagan"ın Buku Cin olması muhtemeldir. Tang'lar ismen de olsa kendilerine bağlı ve siyasetlerine uygun bir tutum içinde bulunan bu Uygur devletinin, meçrü Çin idaresine isyan eden Turfan, Beş-balık askerî valilerini ortadan kaldırarak Hami'ye kadar hakimiyet kurmalarına şüphesiz müdahale etmiyorlardı. Bu suretle siyasî nüfuzu gittikçe artan ve İç-Asya'nın ticaret yolları üzerinde olması ile de iktisaden gelişen Uygur devleti aynı zamanda Maniheizm'in bölgede yayılmasına vasıta oluyordu. Nitekim T'ang'ların yıkılışı sırasında Tun-huang askerî bölgesini işgal eden Çinli kumandan, yukarıda bahsettiğimiz muhtar "devlet"ini kurarken "Beyaz elbıse giyen Gök-oğlu" lakabını almıştı (Maniheıstler beyaz giyiniyorlardı). Fakat, bilindiği gibi, Kan-çou Uygurları bu muhtar "devlete son vermişler (911), bu tarihten itibaren Doğu Türkistan Uygur Devleti de müstakil olmuştu.

Bundan sonra, güneyde Tibet, Batı Türkistan'da Karluk bölgesi ile sınırlı ve baçlıca şehirleri Turfan, Kaşgar, Beş-balık, Kuça, Hami olan ülkelerini müdafaa ile iktifa ederek san'at, edebiyat ve ticaret sahasında yükselen bu Uygur devleti ile ilgili siyasî hadiseler hakkında fazla bilgi görülmüyor. Ancak 947'lerde başkentin Koço (Doğu Türkistan'da Turfan'm yakınında Kara-khoço=Kao-ç'ang) şehri ve yazlık merkezin de Beş-balık (Pei-ting) olduğu ve "Kün Ay Tanrıda kut bulmış Ulug kut ornanmış, alpın, erdemin il tutmuş Alp Arslan Kutlug Kül Bilge-Tanrı Han"ın devleti idare ettiği biliniyor. 948'de "Kün Ay Tanrıteg küsönçig körtle yaruk-Tanrı Bögü Tenri-ken"in bulunduğu Khoço'daki bir kitabeden anlaşılmaktadır. Bu Uygur hükümdarları "Iduk-kut" unvanı ile de anılıyor ve başkente "Iduk-kut (îdi-kut) şehri" deniyordu.
Uygurlar hakkında en ilgi çekici bilgiye, Çin'deki Kuzey Sung imparatoru tarafından 981'de Kara-khoço'ya elçi olarak gönderilen Wang Yen-tö'nün seyahat notlarında tesadüf edilmektedir ki, kültür tarihi bakımından büyük değer taşır.

Doğu Türkistan Uygur Devleti'nde, öteki Uygur kolunda olduğu gibi, Budizm çok yayılmış, hatta Maniheizm'den üstün bir mahiyet almış, bunun yanında Nesturi hıristiyanlık ve başlangıçta pek az olmak üzere îslamiyet tesirlerini göstermiştir. Müslüman-Türk Kara-Hanlılar, Kaşgarlı Mahmud'un eserinde (1074) "kafir" diye bahsedilen Uygurlarla mücadele ediyor ve Uygur memleketinde îslamiyeti yaymağa çalışıyorlardı. Sonra îslamiyet Çin'e Uygurlar aracılığı ile girdiği için orada ilk müslüman Çinlilere Huei-ho (Uygur) denilmiştir.
Doğu Türkistan Uygur Devleti 1209'da Cengiz Han'a bağlandığı zaman, başta, o tarihe kadar Kara-Hitaylara tabi durumda olan İdil-kut Barçuk Art-Tegin bulunuyordu.Islam kaynaklannda (Kudame /ölm. 948/, El-Mes'üdî, Gerdîzî, Tamîm b. Bahr, Mervezî, El-îdrîsî /ölm. 1166/) daima "Dokuz-oğuz" (Toquz-guz) diye bahsedilen Uygurların hakimiyeti fiilen sona ermekle beraber, Moğollar tabiiyetinde kalarak Uygur hükümdar ailesi Çin'de Ming devrinin başlanna, yani, son Uygur îdi-kut'u Ho-şang, Ming sülalesi kurucusuna teslim oluncaya kadar (1368) devam etmiştir. Ayrıca, Kara-Hitay devletinde olduğu gibi, meşhur devlet adamı Tata-Tonga ve oğulları ile diğer birçok Uygur, Cengiz Moğolları devletinde de yüksek idarî vazifeler almış ve başta hayvancılık, meyvecilik, dil, yazı olmak üzere Uygur medenî tesirleri Asya'nın doğusunda ve batısında (bilhassa Karluklar, Kara-Hanlılar yolu ile) asırlarca hissedilmişti
Ziyaretçi Defteri yükleniyor...