Mısır'da, 935-969 tarihleri arasında hüküm sürmüş bir Türk hânedânı. Devletin kurucusu Muhammed bin Tuğç, iki nesilden beri Abbasîlerin hizmetinde bulunan bir Türk ailesindendir. Muhammed bin Tuğç, 935 yılında Mısır valisi oldu ve istiklâlini ilan ederek, Halife Râzi'den İhşîd unvanını aldı. İhşîd "şahlar şâhı" mânâsına geliyordu. Ayrıca, Muhammed'in ataları da Fergana'da İhşîd unvanıyla meliklik yaparlardı.
İhşîd, Mısır'da tam bir hâkimiyet sağladı. Ancak bu sırada, Bağdat'ta hâkimiyeti ele geçirmiş olan Muhammed bin Râik, Mısır'a kadar geldi. Bu tehlikeli durum üzerine Muhammed bin Tuğç, vergi vermek şartıyla Remle'ye kadar olan bölgeyi geri aldı. Beş sene devam eden barış devresinden sonra, iki emîrin arası yeniden açıldı. Laccun mevkiindeki savaşı, iki taraf da kazanamadı. Fakat, tesis edilen ailevî münasebetler, iki emîri yeniden birbirine yaklaştırdı. İhşîd, senelik 140.000 dinar vergi verdi.
Emir Raik'in ölümünden sonra, İhşidîlere, Hamdânî ailesinden yeni bir rakip ortaya çıktı. Ancak ,Muhammed bin Tuğç, sulh devresini iyi değerlendirmiş ve devleti en kudretli mevkiine çıkarmıştı. Emîrü'l-ümerâlık mevkiini elde etmek için mücadeleye başladı. 944 yılında, Rakka'nın karşısında, Fırat kenarında Halife el-Mütteki ile karşılaştı. Ancak, bu sırada Hamdânî ailesinden emir Seyfüddevle, Mısır'ı tehdit etmeye başladığından, geri döndü. Böylece yeniden başlayan mücadelede, İhşidîler galip geldi. Muhammed bin Tuğç, Şam'ı ele geçirdi ise de 964 yılında öldü. Yerine iki oğlundan Ebü'l-Kâsım Unûcur tahta geçti.
Unûcur ve kardeşi Ali zamanında İhşidîlerin, Mısır'daki hâkimiyeti sözde kalmıştı. Gerçek iktidar, İhşîd'in ölümünden biraz önce, çocukları için saltanat nâibi olarak tayin ettiği Nubyalı köle Kâfûr'un elindeydi. Oğullar ise, kukla bir vaziyetteydi. Nitekim 966 yılında Ali'nin ölümü üzerine, Kâfur, idareyi tam olarak ele alınca, halife bu valiliği tanıdı. Kâfûr, Mısır ile Suriye'yi tehdit eden Hamdânîlere karşı başarılar kazandı. Kâfur'un ölümü, Mısır'ı kuvvetli bir idareciden mahrum bıraktı. Yerine İhşîd'in torunu Ahmed, vali tâyin edildi. Ancak, bu zayıf ve kısa ömürlü emirin idaresi zamanında Mısır, Afrika'nın kuzeyinden gelen Fâtımîlerin baskısına dayanamadı ve 969 yılında bu devletin hâkimiyeti altına girdi.
İhşidîler hânedânının en önemli iki şahsiyeti, şüphe yok ki İhşîd ile Kâfûr'dur. İhşîd, çok kuvvetli ve mücadeleyi seven bir emirdi. Ömrü, Mısır'da kuvvetli bir hâkimiyet sağlamak için çalışmalarla geçti. Bu zor şartlarda, Mısır'da imar faaliyetlerini de ihmal etmedi. Devletin ikinci mühim şahsiyeti olan Kâfûr, zenci bir köleyken sırf zekâsı sayesinde, devletin iktidar mevkiini elde etmiştir. İhşîd ve Kâfûr, Mısır'da sanat ve edebiyatın da hâmisi olarak tanınmışlardır.
Abbasilerle Mücadeleler ve Kınnesrin Savaşı
Abbasilerle Mücadeleler ve Kınnesrin Savaşı Muhammed b. Tuğç'un Abbasî Devleti'yle münasebetleri dostâne idi. Halife Râzî'den Ihşid ünvanını aldı (939) ve kurmuş olduğu devlet Ihşidîler adıyla anıldı. Ihşid, prens veya hükümdar anlamında Farsça bir ünvandır ve Soğd ile Fergana'nın İranlı hükümdarları tarafından kullanılmıştır.
Muhammed b. Tuğç çok geçmeden idaresi altındaki eyaletlerden Suriye'yi Abbasî Devleti'nin kudretli emirlerinden Muhammed b. Raika'ya karşı müdafaa etmek zorunda kaldı. İbn-i Râik süratle Suriye'yi ele geçirip Remle'yi almıştı (939). Muhammed b. Tuğç'un öncü kuvvetleriyle yapılan bir çarpışmadan sonra iki taraf anlaştılar. Buna göre Remle ve havalisi kendisine bırakılmak suretiyle Suriye, Taberiyye'den kuzeye kadar İbn Raik'e veriliyordu. Ancak ertesi yıl İbn Raik tekrar harekete geçti.
Muhammed b. Tuğç el-Ariş'te onu bozguna uğrattı ise de (24 Haziran 940), Laccûn'da baskına uğrayarak mağlup oldu (18 Ağustos 940). Neticede ilk seferki şartlarda yeniden barış yapıldı. Ancak Muhammed ilave olarak İbn Raik'e her yıl 140.000 dinar vermeyi kabul etmişti. İbn Raik'in 942'de Hamdanîler tarafından öldürülmesiyle Muhammed b. Tuğç rahat bir nefes aldı ve bizzat Suriye seferine çıkarak bu ülkede altı ay kaldı. Bu kez ona Suriye'de Hamdanîler rakip olmuştu.
Muhammed bundan sonra emîr el-ümeralık mevkiini elde etmek için çıkan mücadeleye katıldı ve bu maksatla Rakka'da Halife el-Muttekî ile buluştu (944). Fakat sonra emir el-ümerâ olmak düşüncesinden vazgeçerek Mısır'a döndü. Çok geçmeden Hamdanîlerden Seyf ed-Devle ile mücadeleye başladı. Seyf ed-Devle önce Haleb'i (944), sonra da Şam'ı ele geçirdi (945). Muhammed b. Tuğç Kınnesrîn'de onu yendi fakat kolay yerine getirebilecek barış şartları öne sürdü.
Neticede iki taraf arasında bir barış yapıldı (Ekim-Kasım 945). Buna göre Seyf ed-Devle Suriye'nin kuzey taraflarını muhafaza ve ayrıca bir tahsisat elde edebiliyordu. Muhammed b. Tuğç bu barıştan sonra Şam'a döndü ve orada öldü (24 Haziran 946)