Molla Gürani; heybetli, vakur, sarsılmaz bir ilim haysiyetine ve ahlakına sahip bir zat idi. Fatih Sultan Mehmed Han'ın yetişmesinde, büyük emeği geçmiştir. Fatih, şehzadeliğinden beri hocasını çok sever, saygı ve hürmette kusur etmezdi...
Bu mübarek zat, 1488 (H.893) senesinin bahar mevsiminde bir bahçe satın aldı. Kışa kadar o bahçede kaldı. Vezirler haftada bir bu bahçede ziyaretine gelirlerdi. Kış geldiğinde iyice halsizleşti...
Hafızların toplanmasını istedi
O günlerde bir sabah namazını kıldıktan sonra, kendisine bir yatak hazırlanmasını istedi. Yatak hazırlandı. Kuşluk namazını kıldıktan sonra kıbleye dönerek, sağ yanı üzerine yattı. O gün, kendisinden Kur'an-ı kerimi, kıraat ilmini öğrenen hafızların yanında toplanmasını istedi. Bu arzusu üzerine, talebelerine haber gönderildi. Onlar da yanına toplandılar. Talebelerine; "Üstünüzde olan hakkımı ödeme zamanı bugündür. İkindi vaktine kadar benim üzerime Kur'an-ı kerim okumaya devam ediniz, ikindiden fazla uzamaz" dedi.
Hafız talebeleri, Kur'an-ı kerim okumaya başladılar. Vezirler durumu öğrenince, yanına geldiler. Vezirler arasındaki Davud Paşa, Molla Gürani hazretlerini çok sevdiği için, halini görünce dayanamayıp, ağlamaya başladı. Molla Gürani onun ağladığını görüp;
-Niye ağlar durursun ey Davud? dedi. Davud Paşa;
-Sizi böyle zayıf görünce kendimi tutamadım, dedi. Bunun üzerine;
-Ey Davud, sen, kendi haline ağla! Ben dünyada rahat ve huzur içinde yaşadım. Allahü tealadan ümidim odur ki, ömrümün sonunda da, son nefeste de selamet üzere olurum, dedi. Sonra vezirlere dönüp;
"Namazımı Bayezid kıldırsın"
-Benden Bayezid'e (İkinci Bayezid Han) selam söyleyin ve deyin ki; adalet üzere olsun, kulları himaye, beldeleri muhafaza etsin. Namazımı bizzat kendisi kıldırsın ve borçlarımı, defnimden önce ödesin, dedi.
Son anlarını yaşayan mübarek zat, öğle namazını ima ile kıldı. Sonra; "İkindi ezanı ne zaman okunacak?" diye sordu. İkindi vakti gelince, müezzinin ezan okumasını bekledi. Müezzin, Allahüekber diye ezan okumaya başlayınca, Molla Gürani hazretleri;
"La ilahe illallah" diyerek vefat etti.
Bu mübarek zat, 1488 (H.893) senesinin bahar mevsiminde bir bahçe satın aldı. Kışa kadar o bahçede kaldı. Vezirler haftada bir bu bahçede ziyaretine gelirlerdi. Kış geldiğinde iyice halsizleşti...
Hafızların toplanmasını istedi
O günlerde bir sabah namazını kıldıktan sonra, kendisine bir yatak hazırlanmasını istedi. Yatak hazırlandı. Kuşluk namazını kıldıktan sonra kıbleye dönerek, sağ yanı üzerine yattı. O gün, kendisinden Kur'an-ı kerimi, kıraat ilmini öğrenen hafızların yanında toplanmasını istedi. Bu arzusu üzerine, talebelerine haber gönderildi. Onlar da yanına toplandılar. Talebelerine; "Üstünüzde olan hakkımı ödeme zamanı bugündür. İkindi vaktine kadar benim üzerime Kur'an-ı kerim okumaya devam ediniz, ikindiden fazla uzamaz" dedi.
Hafız talebeleri, Kur'an-ı kerim okumaya başladılar. Vezirler durumu öğrenince, yanına geldiler. Vezirler arasındaki Davud Paşa, Molla Gürani hazretlerini çok sevdiği için, halini görünce dayanamayıp, ağlamaya başladı. Molla Gürani onun ağladığını görüp;
-Niye ağlar durursun ey Davud? dedi. Davud Paşa;
-Sizi böyle zayıf görünce kendimi tutamadım, dedi. Bunun üzerine;
-Ey Davud, sen, kendi haline ağla! Ben dünyada rahat ve huzur içinde yaşadım. Allahü tealadan ümidim odur ki, ömrümün sonunda da, son nefeste de selamet üzere olurum, dedi. Sonra vezirlere dönüp;
"Namazımı Bayezid kıldırsın"
-Benden Bayezid'e (İkinci Bayezid Han) selam söyleyin ve deyin ki; adalet üzere olsun, kulları himaye, beldeleri muhafaza etsin. Namazımı bizzat kendisi kıldırsın ve borçlarımı, defnimden önce ödesin, dedi.
Son anlarını yaşayan mübarek zat, öğle namazını ima ile kıldı. Sonra; "İkindi ezanı ne zaman okunacak?" diye sordu. İkindi vakti gelince, müezzinin ezan okumasını bekledi. Müezzin, Allahüekber diye ezan okumaya başlayınca, Molla Gürani hazretleri;
"La ilahe illallah" diyerek vefat etti.