" target="_blank"> TARİH KURDU: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa

Sponsorlu Bağlantı

4 Aralık 2013 Çarşamba

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa

Kara Mustafa Paşa, on yedinci yüzyıl Osmanlı sadrazamlarındandır. 1634'te Merzifon yakınlarındaki Marince köyünde doğdu. Sultan Dördüncü Murad Hanın Bağdat'ı fethinde (1639) şehid olan süvari subaylarından Oruç Beyin oğludur. Dört yaşında yetim kalan Kara Mustafa, babasının dostu olan Köprülü Mehmed Paşanın himayesinde ve kendisiyle yaşıt Fazıl Ahmed (Paşa) ile beraber büyüdü. İyi bir tahsil görüp, kıymetli bir asker olarak yetişti. Köprülü Mehmed Paşaya damat oldu. 


Sadaret Kaymakamı oldu...
Köprülü Mehmed Paşa, Veziriazam olduktan bir buçuk sene sonra Silistre Beylerbeyi, ardından 1661'de Diyarbakır Valisi oldu. Fazıl Ahmed Paşa, Veziriazam olunca, Kara Mustafa Paşa da 1661'de Kaptanpaşalığa tayin oldu. Veziriazam Fazıl Ahmed Paşa Avusturya Seferine "Serdar-ı ekrem" tayin edilince, Nisan 1663'te Kaptanpaşalık üzerinde kalmak üzere Sadaret Kaymakamı (Sadrazam Vekili) tayin edildi. Bu vazifeyi Veziriazamın 1665'te Girit Seferi ve daha sonraki Lehistan Seferi esnasında da yürüttü. 1676'da Fazıl Ahmed Paşanın vefatı üzerine mühr-i hümayun, üçüncü vezir olan Kara Mustafa Paşaya verildi. Sadaret Kaymakamı sıfatıyla hükümet işlerini uzun seneler gördüğü için işlerde bir aksaklık olmadı. Onun ideali, devleti, Kanuni devrindeki azamet ve kudretli durumuna eriştirmekti.
Kara Mustafa Paşa, 1678'de Rus Seferine çıkarak, Çehrin'i aldı. 1683'de Avusturya Seferine çıktı. Viyana'yı şiddetli bir muhasara altına aldı. Ancak kaleyi tam düşürmek üzereyken Kırım Hanının ihaneti neticesinde Osmanlı ordusu mağlup oldu. "Viyana bozgunu"nu fırsat bilen muarızları, Belgrad'a gelen Mustafa Paşanın ve bazı devlet adamlarının, bu mağlubiyetten dolayı cezalarının verilmesini Padişaha arz ettiler.
? Mühr-ü Hümayun'u istiyorlardı...
Neticede, Sultan Mustafa Han, Belgrad'a Kapıcılar Kethüdası ve cellatları gönderdi. (25 Aralık 1683) Mühr-ü Hümayun'u istiyorlardı. 
-Emir Padişahımındır, buyurun, ya bize ölüm var mı? 
-Olmak gerek, Allahü teala imandan ayırmasın. 
Merzifonlu, imanlı, metanetli adamdı. Vakit öğle idi. Öğle namazını kıldı. Yanındakilere: 
-Siz artık varın gidin, beni duadan unutmayın, dedikten sonra ilave etti: 
-Gelsinler, şu halıyı da kaldırsınlar, devlet malıdır, kanım bulaşmasın!
Ziyaretçi Defteri yükleniyor...